Uzun yıllar cildimdeki kozmetik alerjisi sorunlarım yüzünden petrokimya ürünlerini hayatımdan çıkarıp, bitkisel yağları kullanmaya başlayınca bu sorunun kendiliğinden çözümlenmiş olduğunu farkettim. Bitkisel yağların ciltte kullanımını araştırırken aromaterapinin varlığından haberdar oldum ve 2009 yılında Ayşe Tolga’dan aromaterapi eğitimi aldım. Eğitim sırasında doğal kremler yapmayı öğrendim. Kendim için kremler yapıp kullandığımda müşterilerim yüzümdeki değişiklikleri, iyileşmeleri ve ışıltılı görünümü fark etmeye ve yaptığım ürünlerden talep etmeye başladılar. Daha sonra onlar da yakın çevrelerine ürünleri tavsiye ederek, kullanıcı kitlesinin genislemesine neden oldu ve bu markalaşma ve üretime geçmeyi zorunlu hale getirdi. Sağlık Bakanlık Bildirimleri ile de ürünlerimi talepler doğrultusunda, taze taze ve küçük miktarlarda butik olarak üretebilir hale geldim.Kendim için çıktığım bu yolculukta ,aynı veya benzer dertlerden muzdarip insanlara hizmet etmenin ,sorunlarına çözüm olmanın verdiği keyif paha biçilemez.
Kendim için başladığım doğal kozmetik ürünler hazırlama isteği, Shrub® markasını geliştirdi, yarattı. Hedefim, insanları yenilebilir nitelikte, doğada bulunabilen, insan vücudunda kolaylıkla emilebilen ve toksik etki oluşturmayan hammadde ve bitkisel yağların mucizesi ile tanıştırmaktı ve ciltlerindeki doğal güzelliği sağlamaktı.
Shrub kelime anlamı olarak İngilizce lavanta çalısı demek. Lavanta hem ruhsal hem de fiziksel tedavide çok değerli olduğu ve ben de severek çok kullandığım için logodaki lavanta bunu ifade ediyor. Bu ürünlerin her bir reçetesi bana ait olduğu için, benim parmak izim, benim üretimim olduğunu , suluboya efekti de el yapımı olduğunu ifade ediyor.
Shrub, doğaya ve sürdürülebilirliğe saygılı, %100 ecocertli ve EWG skoru 0,yani 0 zehir içeriklere sahip kişisel bakım ürünleri markasıdır. Ürünlerimizin içerikleri her zaman endikasyona yönelik olarak, bir sorunu çözme, işlevselliğini maximum seviyeye taşıyacak mantık ile reçete edildi. Ürettiğimiz tüm ürünler, baz yağlar, uçucu yağlar ve balmumu gibi tamamen doğadan elde edilen hammaddelerden ve formül-içeriklerinden oluşur. Yenilenebilir, doğa dostu hammaddeler bizim asla vazgeçmeyeceğimiz içeriklerdir.
Shrub, ana hammaddeleri %100 doğal içeriklerden oluşur. Kremlerin ana hammaddesi olan yağların hepsi kozmetik kullanıma uygun, özellikle küçük moleküllü yağlardan seçildi. Küçük moleküllü yağlar zamanla gözenekleri tıkamazlar ve cilt geçirgen bir organ olduğu için cildin en alt katmanlarına kadar inebilirler. Böylece ciltte ki onarıcı etkileri gözle görülür hale gelir. Kullanılan yağların birçoğu organik sertifikalı, sertifikalı olmayanlar da doğadan toplayıcılıkla elde ediliyor ve sürdürülebilirliğe önem veriliyor.
Su bazlı ürünlerde, su ve yağda bakteri üremesini önlemek için bakteri koruyucu kullanma zorunluluğu nedeniyle biz de minimum seviyede de olsa koruyucu bitkisel alkoller ve asitler kullanıyoruz. Yağ ve suyu birbirine bağlamak için de bir emülgatör kullanılmak zorunda ve emülgatör olarak da zeytin çekirdeğinden elde edilen bitkisel bir mum kullanılıyor. Bu emülgatörün elde edilmesi sırasında herhangi bir kimyasal malzeme kullanılmadığı gibi bu emülgatörden yapılan krem ile bir kullanıcı hayatı boyunca 150 ton su tasarrufunda da bulunuyor.
%100 doğal içeriği önemsediğimiz gibi kullandığımız ambalaj malzemelerini de önemsiyoruz. Sadece zorunlu olduğumuz ambalajları tercih ediyoruz ve geri dönüşümlü olmalarına önem veriyoruz. Örneğin cam ambalaj seçeneği olmadığı durumlarda insan sağlığına ve çevreye en zararsız, defalarca geri dönüşebilen hd-pe 2 numaralı plastik ambalajları tercih ettik. Bir ürün için birden fazla ambalajı tercih etmiyoruz. Kutulu ürün üretmeyi tercih etmememizin sebebi doğayı daha az kirletmek ve gereksiz ambalaja "dur" diyebilmek için çaba sarfediyoruz. Geri dönüşümü önemli kılmak için de ambalaj malzemelerimizi geri topluyor ve geri dönüşüme kazandırıyoruz. Yenebilecek kalitede ürünler kullandığımız için de hayvanlar üzerinde deney yapmayı gerektirmeyecek ürünler üretiyoruz.
MANİFESTOMUZ
Kozmetik ürün denince akla sadece pahalı kremler,serumlar ve özel içerikler geliyor.Oysa herkesin kullandığı diş macunu, şampuan-duş jeli , katı ya da sıvı sabunlar da kozmetik ürün statüsüne giriyor.Piyasadaki %90 fabrikasyon ürünler , sentetik bileşenler içeriyor. Bu sentetik bileşenler doğada da yok olmadığı için de toprağı ,suyu kirletiyor ve diğer canlıların yaşamını tehdit ediyor.Sentetik bileşenler vücudumuza geçtiğinde karaciğer tarafından dışarı atılamıyorlar. Vücutta emilen toksik maddeler cilt sorunları ,tiroid hastalığı, obezite, genetik sorunlar, baş ağrıları ve Alzheimer gibi birçok ciddi hastalığa neden olabiliyor. Bu nedenle kimyasal maddeler içeren saç, makyaj ve temizlik ürünlerini kullanmamaya dikkat etmek gerekiyor.Örneğin ; şampuanlardaki bir bileşen olan SLS denen ana köpürtücü ajan saç,kaş ve kirpik köklerini gevşeterek dökülmelerine ,aşırı cilt tahrişine , hormon bozukluklarına ,kanserli dokular oluşturmaya ,göz sağlığını bozmaya ,cildin bağ dokusunu gevşeterek göz kapağı sarkmalarına ve aşırı cilt kırışıklıklarına neden olarak bu sorunlar için gereken ameliyat maliyetlerini de beraberinde getiriyor. Günlük hayatta en çok kullanılan şampuan ,sıvı sabun vb. ürünlerde SLS dışında da yüzlerce sentetik bileşen var ve hepsinin zararları çok çok fazla. Bu o kadar fazla ve çok görülen bir şikayet ki istatistik bile çıkartılamıyor.
Shrub olarak sorumluluklarımız var. İklim krizinin büyük artış gösterdiği , her bir canlı türünün, suların ve ormanların önem kazandığı bu zamanda sürdürülebilirliğe önem veren ,karbon ayak izini ve dünya üzerinde toksik etkiyi azaltan kozmetiklere geçişi zorunlu hissediyoruz.
Doğaya ve sürdürülebilirliğe saygılı, %100 ecocertli ve EWG skoru 0,yani 0 zehir içeriklere sahip kişisel bakım ürünler üretiyoruz. Ürünlerin içerikleri endikasyona yönelik,baz yağlar, uçucu yağlar ve balmumu gibi tamamen doğadan elde edilen sürdürülebilir hammaddelerden oluşur.
Kullanılan yağların birçoğu organik sertifikalı, sertifikalı olmayanlar da doğadan toplayıcılıkla elde ediliyor ve sürdürülebilirliğe önem veriliyor.Koruyucu bitkisel alkoller ve asitler kullanıyoruz. Yağ ve suyu birbirine bağlamak kullandığımız emülgatör zeytin çekirdeğinden elde ediliyor.Bu emülgatörün elde edilmesi sırasında herhangi bir kimyasal malzeme kullanılmadığı için bu emülgatörden yapılan kremi kullanan bir kişi 30 yılda 150 ton su tasarrufunda da bulunuyor.
Dünya kaynaklarının hızla tükendiği,denizlerin ve nehirlerin kirliliğinin ,küresel ısınmanın arttığı,açlık ,kıtlık gibi sorunların konuşulmaya başladığı bu dönemde siz de sürdürülebilirliğe saygılı ,doğal bir ürünle bile olsa çevre sağlığına ve kendi sağlığınıza katkıda bulunmak istemez misiniz? Hem cildinize hem de dünyaya duyarlı ürünlerimizle buluşmak için sizi de aramıza davet ediyoruz.